Kesintisiz performans için rekor kıran yenilikler
CONCEPT AMG GT XX, dünyanın en hızlı otomobillerinin onlarca yıldır test edildiği İtalya’daki efsanevi yüksek hızlı test pisti Nardò’da sekiz günden kısa sürede 40.075 kilometre yol kat ederek dünya çapında dikkatleri üzerine çekti ve “sekiz günde dünya turu” boyunca etkileyici bir farkla toplam 25 uzun mesafe rekoru kırdı. Otomotiv teknolojisinin öncüsü, zorlu test koşulları altında, üstün dayanıklılığını sergileyerek Mercedes-AMG’nin uzun süredir devam eden rekor kırma geleneğini sürdürdü. Affalterbach merkezli performans markası, 7 gün, 13 saat, 24 dakika ve 07 saniye boyunca 300 km/s hızla turlar atarak ve rekor üstüne rekor kırarak sınırları zorladı.
Rekorlar arasında, bir elektrikli aracın 24 saat içinde kat ettiği en uzun mesafe de yer alıyor. Ancak bu zorlu dayanıklılık testinde, önceki rekor yalnızca bir kez değil, on dört kez kırıldı. Mercedes-AMG, Nardò’da iki CONCEPT AMG GT XX kullandı. Her iki araç da önceki rekoru her 24 saatlik periyotta büyük bir farkla kırdı.
Bu zorlu test, devrim niteliğindeki sürüş sistemlerinin eşsiz dayanıklılığı sayesinde mümkün oldu. CONCEPT AMG GT XX, gücünü üç eksenel akı motoru ve doğrudan soğutmalı bir bataryadan alıyor. Bu teknolojiler, önümüzdeki yıl piyasaya sürülecek olan yüksek performanslı mimari AMG.EA’da üretime girecek.
Bu zorlu testte, kısmen üretime hazır bir dizi ek yenilik de önemli bir rol oynadı. Bunlar arasında entegre soğutma konsepti, gelişmiş aerodinamik özellikler ve akıllı bir işletim stratejisi de yer aldı.
CONCEPT AMG GT XX, hem dış hem iç tasarımda da yenilikler sunuyor. Öne çıkan özellikler arasında artırılmış gerçeklik özelliğine sahip yarış kaskı, ergonomik 3D koltuk minderleri ve yenilikçi biyoteknoloji tabanlı malzemeler yer alıyor. Dış tasarımda öne çıkan özellikler arasında yanlardaki aydınlatılmış boyalı parçalar, farlara entegre hoparlörler ve arkada MBUX Fluid Light Panel bulunuyor.
Mercedes-Benz Group AG Yönetim Kurulu Üyesi, Geliştirme ve Tedarikten Sorumlu CTO Markus Schäfer, Mercedes-AMG ve Formula 1®‘in inovasyonu, yoğun rekabeti ve teknik olarak mümkün olanın sınırlarını zorlamayı temsil ettiğini belirterek “Güç sistemlerimiz, 120 yıldan uzun bir süre önce gerçekleştirilen otomotiv tarihindeki ilk yol yarışlarından bu yana çığır açan başarılar elde ederek onlarca yıldır standartları belirliyor. 1970 ve 1980’lerde Mercedes-Benz, Nardò’nun düzenli bir konuğu olarak, özellikle vizyoner teknoloji programı olan C111 ile, çok sayıda uluslararası hız ve pist rekoru kırdı. O zamanlar, yenilikçi dizel ve benzinli güç sistemlerinin performans yeteneklerini sergilemiştik. Şimdi, CONCEPT AMG GT XX teknoloji programıyla, bu sefer tamamen elektrikli sürüşle, performansın yeni bir boyutuna adım atıyoruz. Amacımız, elektrikli sürüş çağında teknik olarak mümkün olanın sınırlarını yeniden tanımlamak. Öyleyse bir kez daha rekorların peşinde koşmaktan daha uygun ne olabilir? Misyonumuz çığır açan teknolojiler ve yeniliklerle performans standartlarını yeniden tanımlamak. Mercedes-AMG, Mercedes-Benz, Mercedes-Benz Mobility ve Mercedes-AMG Yüksek Performans Güç Sistemleri’ndeki F1 motor uzmanlarımızdan oluşan ekibimizin tüm hazırlık süreci boyunca gösterdiği motivasyon ve özveri sınırsızdı. Bu eşsiz rekor sürüşünde tüm ekibin eşi benzeri görülmemiş başarısından büyük gurur duyuyorum.” dedi.
AMG’de inovasyonun net amacının müşterilere performans sunulması olduğunu söyleyen Mercedes-AMG GmbH CEO ve Mercedes-Benz G-Serisi ve Mercedes-Maybach İş Birimleri Başkanı Michale Schiebe, CONCEPT AMG GT XX’teki birçok teknolojinin yakında seri üretim araçlarında da olacağının altını çizdi ve “Bunun merkezinde, gelecek yıl piyasaya sürülecek olan eksenel akılı motorlar ve doğrudan soğutmalı batarya içeren devrim niteliğindeki sürüş konsepti yer alıyor. Ayrıca, Nardò’da toplanan verileri, yakında sunacağımız yüksek performanslı mimarimiz AMG.EA’yı daha da geliştirmek için kullanıyoruz.” diyerek müşterilerinin sürdürülebilir elektrik gücünün yepyeni bir boyutundan faydalanacaklarını belirtti.
Merkezi Soğutma Merkezi (CCH) ve alt gövdede pasif soğutma plakası ile yenilikçi soğutma
CONCEPT AMG GT XX’in güç sürekliliğini sağlamak için güçlü soğutma çok önemli. Merkezinde, yüksek performanslı bataryanın yenilikçi doğrudan sıvı soğutması yer alıyor. Ancak, ön ve arka akslardaki Elektrikli Sürüş Üniteleri’nin (EDU’lar) ve 12 voltluk araç içi sistem ile yerleşik şarj cihazı için güç elektroniğini entegre eden OneBox’ın talebe dayalı soğutması da hayati önem taşıyor.
Farklı sistemler farklı sıcaklık aralıkları gerektiriyor. Örneğin, elektrikli sürüş üniteleri (EDU) bataryadan farklı bir sıcaklık aralığında çalışıyor. Merkezi Soğutma Merkezi (CCH), tüm bileşenleri hassas bir şekilde besliyor. Bu üst düzey entegre bileşen, CONCEPT AMG GT XX’deki soğutma sisteminin “beyni” olarak ön EDU ile şasinin sol ön uzunlamasına taşıyıcısı arasında kompakt bir şekilde yer alıyor.
CONCEPT AMG GT XX’te, Merkezi Soğutma Merkezi, çok sayıda alt bileşeni tek bir kompakt gövdede bir araya getiriyor:
• Yüksek performanslı soğutma pompaları
• Sıcaklık sensörleri
• 4 yollu/5 yollu valfler
Entegre tasarımı, geleneksel çözümlere kıyasla daha az hortum, braket, kelepçe ve pompa gerektiriyor; böylece hem ağırlıktan hem de kurulum alanından tasarruf sağlanıyor.
CCH, soğutma gerektiren tüm bileşenleri birbirine bağlamanın yanı sıra ana radyatöre ve iki çamurluk radyatörüne (ön tarafta birer tane) de bağlanıyor. Yeni geliştirilen valfler, kısmi soğutma devrelerinin gerektiğinde açılıp kapanmasına imkan veriyor.
Merkezi Soğutma Merkezi, farklı senaryolar için tasarlanmıştır. Örneğin, Nardò’daki zorlu dayanıklılık testinde düzenli olarak talep edildiği gibi, yüksek yük altında sürüş sırasında ve yüksek ortam sıcaklıklarında tüm bileşenlere maksimum soğutma sağlayabiliyor. Bununla birlikte, tek tek bileşenlerin hedefli ve verimli bir şekilde soğutulması da mümkün.
Bu soğutma sisteminin en büyük avantajı, eksenel akılı motorlar ve doğrudan soğutmalı batarya ile ister sürüş ister şarj sırasında, hemen hemen her durumda tam performans sunabilmesi. Örneğin, sıcak koşullarda yüksek hızlı sürüşten sonra sistem, maksimum şarj gücüne anında erişim sağlıyor. Buna karşılık, yüksek hızlı bir şarj seansının ardından olağanüstü sürüş performansına geçebiliyor. Optimum bileşen sıcaklıklarına ulaşmak için genellikle güç çıkışını azaltması gereken (güç azaltma olarak adlandırılan) geleneksel elektrikli araçların aksine, CONCEPT AMG GT XX her zaman tam güç sağlıyor.
CONCEPT AMG GT XX’in soğutma konseptinin bir diğer önemli unsuru, ön taraftaki pasif gövde altı soğutma plakası. İngiltere’deki Mercedes-AMG High Performance Powertrains tarafından geliştirilen bu sistem, VISION EQXX’te test edilmişti. Sürekli olarak hava akışı sağlayan alt gövde soğutma plakası, ana radyatör üzerindeki yükü büyük ölçüde azaltıyor; böylece hava kontrol sistemi uzun süreler boyunca kapalı kalabiliyor. Bu durum enerji verimliliğini artırıyor ve aerodinamik sürtünmeyi azaltıyor.
Aerodinamik, soğutma fonksiyonunu destekliyor
Aerodinamik, yüksek soğutma performansına da katkı sağlıyor. Bu hedef doğrultusunda, AMG GT modelinden bilinen AIRPANEL hava kontrol sistemi daha da geliştirilmiş. Sistem, radyatör ızgarasının arkasına yerleştirilen hareketli panjurlar aracılığıyla soğutma ile düşük hava direnci arasında optimum dengeyi sağlıyor. İlk kez, çamurluk soğutucuları (fanlar dahil) bu sisteme entegre edilmiş. Normal çalışma koşullarında panjurlar kapalı kalarak hava direncini azaltıyor ve hava akışını kontrollü şekilde alt gövdeye yönlendiriyor. Yalnızca ek soğutma gerektiğinde panjurlar açılıyor ve ısı değiştiricilere ihtiyaç duyulan soğutma havası sağlanıyor.
Aerodinamik: Özellikle Yüksek Hızlarda Yüksek Performans İçin Önemli Bir Kaldıraç
300 km/s hızda, aerodinamik sürtünmenin üstesinden gelmek için sürüş enerjisinin yaklaşık yüzde 83’üne ihtiyaç duyuluyor. Bu nedenle, verimli aerodinamik özellikler, özellikle CONCEPT AMG GT XX’in Nardò’daki zorlu dayanıklılık testinin çoğunu bu hızda tamamladığı göz önüne alındığında, yüksek performans segmentinde özellikle önemli.
Bu yüzden araç, yüksek hızlar için aerodinamik olarak optimize edilmiş. Atletik gövdesi, alçak kaputu ve ince cam tavanıyla öne çıkıyor. Bunu, yan hava perdelerine sahip alçak ön bölüm, tekerleklerin önündeki ön rüzgar deflektörleri ve difüzör ve yan kanatçıklara sahip uzun ve geniş arka bölüm tamamlıyor.
Bağımsız sayısız önlemlerle 0.19 değerinde etkileyici bir sürtünme katsayısı elde edildi
Sayısız detay üzerinde titizlikle çalışılarak, zaten oldukça iyi olan sürtünme katsayısı daha da iyileştirildi. Optimize edilmiş aerodinamik aynalar, uzatılmış difüzör ve arka spoyler kenarı gibi önlemler, aracın aerodinamik performansını önemli ölçüde artırıyor. CONCEPT AMG GT XX, Nardò’daki zorlu testler sırasında, geniş yüksek performans lastiklerine rağmen yalnızca 0.19 Cd değeri ile olağanüstü bir aerodinamik başarıya ulaştı.
Bu mükemmel değer, uzun mesafe sürüşüne doğrudan etki ediyor. Nardò’daki sürüşlerde aerodinamik sürtünme katsayısında yalnızca 1 puanlık (Cd’nin 0,001 azaltılması) bir iyileştirme, menzil ve verimlilik üzerinde yaklaşık 90 kilogramlık bir ağırlık tasarrufuna eşdeğer bir etki yaratıyor.
Geliştirme çalışmaları alt gövdeyle de sınırlı değil. Özel olarak geliştirilen alt gövde konturu, dengeli bir aerodinamik denge sağlayarak maksimum verimlilikle ideal temas basıncını oluşturuyor. Bu da Venturi etkisini yaratıyor. Böylece, sürtünme üzerindeki minimum etkiyle arka aks kaldırmasını azaltıyor ve son derece yüksek sürüş stabilitesi sunuyor. Nardò’daki zorlu test sırasında aktif arka spoylerin açılmasına gerek kalmadı; çünkü CONCEPT AMG GT XX gelişmiş aerodinamik tasarımıyla yeterli bastırma kuvveti üretiyor.
Karbon fiber kaplamalı yeni 20 inç jantlar
Jantlar da Nardò’daki görev için baştan geliştirildi. 20 inçlik boyut, yüksek sürüş stabilitesi ve düşük hava direnci arasında optimum dengeyi sunuyor. Alüminyum jantlarda kullanılan aero-karbon kaplamalar, ön ve arka akslarda farklılık gösteriyor. Ön aksta kanatçıklar havayı dışarıdan içeriye yönlendirirken, arka aksta içeriden dışarıya pompalanıyor. Bu, aracın etrafındaki hava akışını iyileştiriyor ve tamamen kapalı jantlara göre daha düşük hava direnciyle sürüş stabilitesini artırıyor.
Sürüş sırasında pit stopa kadar neredeyse tamamen reküperasyon yoluyla yavaşlama gerçekleştiğinden, fren soğutması ihmal edilebildi. Araçta, en yüksek performansı maksimum verimlilikle birleştirmek üzere geliştirilen Michelin yüksek performanslı lastikler kullanıldı.
Alpitronic tarafından yeni geliştirilen şarj istasyonu sayesinde yüksek şarj performansı ve kısa şarj süreleri
Pistteki yüksek hızlara ek olarak, yüksek şarj hızları dayanıklılık testindeki önemli bir başarı faktörüydü. CONCEPT AMG GT XX, yeni geliştirilen Alpitronic şarj istasyonu ve geçici Yüksek Güçlü Şarj Merkezi sayesinde Nardò’da ortalama yaklaşık 850 kW’lık bir güçle şarj oldu.
Ekip, yüksek şarj performansı ve kısa şarj süreleri elde etmek için test sahasına orta gerilim enerji hatları, trafolar ve şarj istasyonları da dahil olmak üzere kendi Yüksek Güçlü Şarj Merkezi’ni kurdu. Projede dünya çapında Mercedes-Benz Yüksek Güçlü Şarj şebekesinin kurulmasından sorumlu Mercedes-Benz Şarj Birimi’nin uzmanlığından yararlanıldı. Nardò’daki geçici Yüksek Güçlü Şarj Merkezi’nin inşası da rekor sürede tamamlandı. İnşaat ruhsatı başvurusundan devreye alınmasına kadar yaklaşık üç ayda bitirildi. Yeni şebeke bağlantısı olağanüstü yüksek bir performans sundu. Merkez, toplam gücü 2,5 megavatın üzerinde olan üç şarj cihazı için tasarlanmıştı.
Mercedes-Benz Sarj Birimi, CONCEPT AMG GT XX’in şarj performansına uyum sağlamak için, yüksek güçlü şarj alanında Avrupa pazar lideri olan ortağı Alpitronic ile yakın iş birliği yaptı. Alpitronic projeye özel bir prototip şarj istasyonu geliştirdi. Bu istasyon, ilk kez standart bir CCS kablosu üzerinden 1000 ampere kadar akım aktarabiliyor, bu da daha önce yapılabilenden iki kat daha fazla. Bunun gerçekleşmesini sağlayan unsurlardan biri de kamyonlar için tasarlanmış bir MCS dağıtıcısının kullanılması. Bunun için MCS kablosu, geliştirilmiş soğutma özelliklerine sahip geleneksel bir CCS kablosuyla değiştirildi. Şarj sistemi, araçla birlikte eş zamanlı olarak geliştirildi. Stuttgart Untertürkheim’daki ekip, araç bileşenleri ile şarj istasyonunun birlikte test edildiği ve doğrulandığı gerçek şarj senaryolarını simüle etti. Bu da Mercedes-Benz’in bütüncül geliştirme yaklaşımını ortaya koyuyor.
Formula 1® uzmanlığıyla akıllı yazılım ve rekor stratejisi
Görevdeki bir diğer önemli faktör ise Akü Yönetim Sistemi’nin (BMS) de dahil olduğu akıllı çalışma stratejisiydi. Bu sistem, Mercedes-Benz yazılım mimarisi MB.OS’e dayanıyor. Affalterbach’taki Mercedes-AMG ve Brixworth’teki Mercedes-AMG High Performance Powertrains (HPP) uzmanları, bataryanın her zaman en uygun performans aralığında kalmasını sağlamak için sistemi daha da geliştirdiler.
Tek tek batarya hücrelerinin iç süreçleri doğrudan ölçülemese de bu bilgiler, en uygun stratejiyi geliştirmek için hayati önem taşıyor. Bu zorluğun üstesinden gelmek için, hücrelerin kullanım sırasında nasıl davrandığını önceden öğrenmek üzere özel olarak modifiye edilmiş hücreler ve sensörler kullanıldı. Bu amaçla, batarya hücreleri özel referans elektrotları ve çekirdek sıcaklık sensörleriyle ayrıntılı olarak ölçülüp test edildi. Toplanan veriler doğrudan BMS yazılımına aktarıldı ve bu sayede hassas hücre modellemesi yapılabildi, örneğin şarj performansı daha da geliştirildi. Yapılan simülasyonlar, fiziksel ölçümlerden türetilmiş “sanal sensörler” oluşturdu. Bu sanal sensörler sayesinde BMS yazılımı, sürüş boyunca batarya hücrelerinin çekirdeğine gerçek zamanlı bir bakış simüle edebiliyor.
Çok sayıda simülasyonda, uç noktada sürüş için en uygun strateji önceden geliştirildi. Bu, hız ve verimlilik arasında en iyi dengeyi sunan 300 km/s’lik ideal sürüş hızının belirlenmesini de içeriyordu. Her hücrenin durumu da simülasyonlara kaydedilip BMS aracılığıyla düzenlenebiliyordu. Her simülasyon döngüsünün ardından, sonuçlar hücre seviyesinde, ardından Stuttgart-Untertürkheim’daki eDrive test tezgahında gerçek ünitelerle ve sonra da test pistinde doğrulandı. Elde edilen bilgilerle bir sonraki simülasyon en iyi şekle getirildi. Bu, gerçek sürüş için daha da doğru tahminler yapılmasını sağladı.
Ayrıca, Mercedes-AMG High Performance Powertrains (HPP) simülasyon uzmanları, önceden hesaplanan çalışma stratejisini sahadaki koşullarla canlı olarak karşılaştırabilen bir araç geliştirdi. Nardò’daki dayanıklılık testi sırasında, HPP mühendisleri sıcaklık ve rüzgâr, yoldaki toprak veya lastik aşınması gibi dış faktörlerin sürüş ve araç bileşenleri üzerindeki etkisini izledi. Veriler, Görev Kontrol Kamyonu’na sürekli olarak iletildiği için, uzmanlar stratejiyi sürekli olarak gerçek sürüş durumuna uyarlayabildiler ve örneğin bir deneme sürüşünün süresini esnek bir şekilde uzatıp kısaltabildiler.
CONCEPT AMG GT XX geliştirme ekibi, HPP ile yakın iş birliği içinde, her sürüş için bir sürüş profili de hesapladı. Temel prensip, Formula 1®’den alındı. Başlangıçta araç, önceden hesaplanmış bir tur sayısı boyunca korunan 300 km/s hedef hıza ulaşıyor. Bir sonraki şarj durağı zamanı geldiğinde, araç 0,6g’ye kadar reküperasyon kullanarak yavaşlıyor ve enerjiyi aküye geri gönderiyor. Bu sayede CONCEPT AMG GT XX, pite en uygun hızda giriyor ve tam şarj istasyonunda duruyor. Hızlı şarjın ardından, 300 km/s hıza çıkarak döngüyü sorunsuz bir şekilde sürdürüyor.
Öngörücü Performans Yöneticisi
Öngörücü Performans Yöneticisi (PPM) de başarının elde edilmesine önemli bir katkı sağladı. Güç sistemleri için özel olarak geliştirilmiş bir yazılım olarak enerji akışını en iyi şekilde kullanıyor ve sürücüyü özellikle performans açısından verimli bir sürüş tarzı için yönlendirerek stratejinin pratikte uygulanmasını destekliyor. Bu, artırılmış gerçeklik kaskındaki ve gösterge panelindeki sinyallerle akustik ve görsel olarak gerçekleştiriliyor. PPM, pistteki belirli noktalarda hassas sürüş talimatları için sistemde saklanan AMG Track Pace’den alınan GPS iz verilerini kullanıyor.
Rekor sürüşü için özel tasarlanmış ekran konsepti
Yeni Mercedes-Benz İşletim Sistemi (MB.OS), özel olarak tasarlanmış ekran konseptinin de temelini oluşturuyor. Derinlemesine entegre edilmiş yazılım-bulut mimarisi, tüm kontrol ünitelerini ve işlevleri birbirine bağlıyor ve kontrol ediyor. CONCEPT AMG GT XX’in rekor sürüşü için, yüksek hızlı sürüşlerde sürücüleri desteklemek ve üzerlerindeki yükü hafifletmek için özelleştirilmiş bir UI/UX konsepti (UI = Kullanıcı Arayüzü; UX = Kullanıcı Deneyimi) programlandı.
Sürücünün önündeki 26 santimetrelik (10,25 inç) gösterge paneli, hız ve batarya şarj seviyesi gibi araç verilerini gösteriyor. Sağdaki 35,6 santimetrelik (14 inç) “kusursuz cam” görünümüne sahip multimedya ekranı ise sürücüye ergonomik olarak odaklanıyor. Rekor denemesi sırasında, sürücüler için en önemli parametrelere buradan ulaşıldı.
Ekranda, mevcut sürüş süresi ve son şarj durağından bu yana tamamlanan tur sayısına ek olarak, kat edilen mesafe, aracın pistteki gerçek zamanlı konumu, şarj durumu (SoC) yüzde olarak gösterilirken şarj kapağının durumu da yansıtılıyor. Mevcut sürüş modu da görülebiliyor.
Şarj sırasında multimedya ekranı özel bir görünüme geçiyor. Araç silüeti yan görünüme dönüyor, yükselen şarj durumuna dikkat çekmek için yanıp sönen bir ışıkla batarya vurgulanıyor.
Direksiyon simidi de heyecan verici bir işlevsellik sunuyor. AMG üretim modellerinden bilinen iki AMG direksiyon simidi düğmesi, yalnızca rekor denemesi için yapılandırıldı. Sol düğme bir sonraki reküperasyon noktasının ayarını kontrol ederken, sağ düğme aktif panjurların manuel olarak ayarlanmasını ve bir sonraki şarj durağına kadar kaç tur atılması gerektiğinin seçilmesini sağladı.
Formula 1® ve AMG ONE’da olduğu gibi, direksiyon simidinin üst kısmında ek bilgi sağlayan sekiz LED bulunuyor. Yanan LED sayısı, belirli işlevlerin durumunu gösteriyordu. Şarj molası sırasında, istenen şarj durumuna ulaşılana kadar LED’ler mavi olurken yeşil LED’ler sürüşe başlama sinyalini, kırmızı ışıklar ise beklenmesi gerektiğini gösteriyordu. Sürüş sırasında ise beyaz LED’ler “gaz kesip süzülme” uyarısını verirken, mavi ışıklar ise reküperasyonu gösteriyordu.
Artırılmış gerçeklik özellikli yarış kaskı
Mercedes-Benz, yıllardır araçlarda Artırılmış Gerçeklik (AR) kullanımında öncü oldu. Örneğin, AR navigasyon talimatları bugün bile yön bulmayı kolaylaştırıyor. CONCEPT AMG GT XX’te, bu teknoloji ilk kez doğrudan bir yarış kaskına entegre edildi. Bu nedenle, artırılmış gerçeklik özellikli yarış kaskı, kullanıcı deneyiminin ek ve yenilikçi bir bileşeni oluyor.
Kask, duruma bağlı olarak, araç ve parkur bilgilerini gerçek zamanlı olarak görüş alanına entegre ediyor. Bu sayede sürücü, gözlerini pistten ayırmıyor. Görüntüler, araçtaki ekranlarda sunulan bilgileri tamamlıyor. Veriler arasında batarya şarj seviyesi, hız, tur sayacı ve direksiyon üzerindeki düğmeler aracılığıyla seçilen işlevler bulunuyor. Ayrıca, özellikle gece sürüşlerinde faydası kanıtlanan, hıza bağlı renkli şerit göstergeleri de ok şeklinde görüntüleniyor. Reküperasyon aşamalarının başlangıcı ve bitişi artırılmış gerçeklik kapılarıyla sembolize edilmiş. Aracın yüksek hızlı virajdaki mevcut konumu da ekranda gösteriliyor.
Kask, rekor kıran araca uyacak şekilde tasarlanarak gün batımı turuncusu renginde ve arkasında AMG amblemi taşıyor. Ayrıca motor sporlarından alınan HANS (Baş ve Boyun Desteği) güvenlik sistemine de sahip. Yaklaşık iki kilogram ağırlığındaki kask, AR donanımına ve bataryasına rağmen de oldukça hafif. Geliştirme ortağı, ETH Zürih’ten bir start-up olan Aegis Rider Helmets. Test pilotları Manuel Metzger, Thomas Jäger ve Fabian Vettel de GT3 yarışlarındaki uzmanlıklarını gösterdi.
Plazma aktüatörlerle hava akışının aktif aerodinamik kontrolü, yeni bir tasarım özgürlüğü sağlıyor
CONCEPT AMG GT XX teknoloji programının bir parçası olarak, Nardò’daki sürüş veya yakında seri üretime geçecek bir sistemle ilgili olmasa da, temelde yeni bir teknoloji üzerinde de araştırmalar yürütüldü: “Kablolu aerodinamik.”
Araştırma ekibi, ilk kez, bir elektrikli plazma aktüatörü kullanarak aracın arkasındaki bir gövde eğrisinde hedefli bir akış ayrımı oluşturmayı başardı. Normalde bunun için aracın dış tarafında fiziksel, geometrik bir kanat ucu gereklidir. Bu son derece yenilikçi çözüm, hava direncini azaltıyor, aerodinamik performansı artırıyor ve tamamen yeni tasarım özgürlüğü sağlıyor.
Etkinliğinin kanıtı, CONCEPT AMG GT XX’in bire bir rüzgar tüneli modelinde ilk kez elde edilebildi. Rüzgar tünelinde 200 km/s hıza kadar başarılı ölçümler gerçekleştirildi. Mercedes-Benz, bu yenilikçi teknolojiyi böyle bir ortamda başarıyla test eden dünyadaki ilk otomobil üreticisi oldu ve plazma aktüatörünün araçlarda gelecekte nasıl uygulanabileceğini incelemek amacıyla da araştırmalarına devam edecek.
Plazma aktüatörü, yalıtkan bir dielektrik tabaka ile birbirinden ayrılmış ve asimetrik olarak yerleştirilmiş iki elektrottan oluşuyor ve çeşitli bileşenlere yüzeye gömülü şekilde monte edilebiliyor. Elektrotlar arasına yüksek frekanslı alternatif gerilim uygulandığında bir elektrik alanı ve zayıf iyonize hava (= plazma) oluşuyor. İyonlar elektrik alanı tarafından hızlandırılıyor ve parçacıklar arası çarpışmalar sonucunda iyonlardan çevredeki nötr havaya hareket aktarımı gerçekleşiyor. Bu hareket aktarımı genellikle plazma aktüatör hacim kuvveti olarak adlandırılıyor. Bu sayede yerel olarak bir akış harekete geçiriliyor ve aktüatörler akış kontrolünde kullanılmaya uygun hale geliyor.
Plazma aktüatörünün bileşenleri ince ve hafif olmasının yanında boyanabilmeleri sayesinde genel görünümde görünmez hale geliyorlar. Tasarımları sayesinde aracın sürtünme katsayısını ve enerji verimliliğini artırmaya katkıda bulunabiliyorlar. Plazma aktüatörleri ayrıca herhangi bir mekanik, hidrolik veya hareketli parça gerektirmiyor. Farklı tasarım taslaklarına çok hızlı bir şekilde uyarlanabiliyor ve farklı boyut ve şekillerde kolayca üretilebiliyorlar.
Koltuklar: 3D yazıcıdan yenilikçi, kişiye özel ergonomi
Ön koltuklar, havalandırma açıklıkları ve entegre baş dayanaklarına sahip karbon yarış gövdelerini temel alıyor. Yeni olan ise açık 3D yapıya sahip ergonomik olarak en uygun hale getirilmiş koltuk minderleri. Bunlar, cırt cırtlı bağlantı elemanları kullanılarak kolayca değiştirilebiliyor. Böylece sürücüye göre uyarlanmış konforlu bir koltuk yapısı elde ediliyor. Koltuk minderleri, inci siyahı LABFIBER Biotech Deri Alternatifi ile kaplı.
Koltuk minderlerinin arkasındaki fikir de yarışlardan geliyor. Örneğin dayanıklılık yarışlarında sürücü değiştirirken her sürücü için hızlıca değiştirilebilenler gibi, ayrı ayrı koltuk minderleri bulunuyor. CONCEPT AMG GT XX’te, kişiye özel şekillendirilmiş koltuk minderleri 3D baskı yöntemiyle üretiliyor. Ergonomiyle ilgili veriler, ilgili kişinin vücut taramasıyla elde ediliyor. Kokpiti birden fazla sürücü kullanıyorsa, doğru minder gerektiği gibi kolayca yerleştiriliyor. Böylece hızlı, hassas ve her sürücü için en uygun ergonomi sağlanıyor.
ThrillAR Deneyimi: Rekor kıran sürüşü yeniden yaşamak
CONCEPT AMG GT XX inovasyon ekibi, Nardò’daki yüksek hızlı turu “ThrillAR” Deneyimi ile, Apple Vision Pro kullanarak büyüleyici bir karma gerçeklik macerası olarak gazetecilere özel hayata geçirdi. Bu özel XR deneyiminde, pist verileri, tur süreleri ve araç performansı, etkileşimli pit stop gibi unsurlarla bir araya getirildi. En ilgi çekici olan ise, kullanıcıların CONCEPT AMG GT XX’in direksiyonuna geçip bitiş çizgisine kadarki son kilometreleri deneyimleyebilecekleri sanal bir sürüş oldu. Bu çok yönlü format, yaklaşan IAA Mobility ve gelecekteki diğer etkinliklerde de kullanılacak ve daha geniş bir kitlenin rekor kıran sürüşün her anını sürükleyici bir şekilde yeniden yaşamasına olanak tanıyacak.
Michelin: Mercedes-AMG ile birlikte zorlu test merkezinde lastik inovasyonu
Michelin, otuz yılı aşkın süredir Mercedes-AMG’yi en iddialı projelerinde destekliyor. Michelin, CONCEPT AMG GT XX’in 300 km/s hızla 40.000 kilometreden fazla yol kat etmesini sağlamak için, tamamen yeni MICHELIN Pilot Sport 5 Energy’i geliştirdi.
Bu yüksek performanslı lastik, beş yıllık bir araştırma ve geliştirme sürecinin ürünü. Önümüzdeki yıl aynı isimle piyasaya sürülecek seri üretim bir ürün ailesinin de habercisi. Michelin, tasarımında araç ve lastik dinamiklerini canlandırmakj için en son teknolojileri ve çok bileşenli 3D üretim süreçlerini kullanıyor.
MICHELIN Pilot Sport 5 Energy, iki bileşenli bir karışım ve farklı özelliklere sahip yenilikçi KM mimarisiyle öne çıkıyor. Sırtın dış omuz bölgelerinde, yeni nesil Energy Passive Compound enerji tüketimini azaltmaya yardımcı oluyor. Orta kısımda yer alan yeni Adaptive Grip Compound ise hem kuru hem de ıslak yollarda maksimum tutuş sağlıyor. Bu benzersiz tasarım olağanüstü enerji verimliliği sunarken şarj sıklığını da azaltıyor. Lastiğin istikrarlı performansı, sürücüye son kilometreye kadar en yüksek güvenliği garanti ediyor.
Michelin, Nardò’daki görevi desteklemek için, sahada mühendis, teknisyen ve montajcılardan oluşan bir ekip görevlendirdi. Ekip, lastik değişimlerini yönetti, teknik destek sağladı ve RFID çipleri kullanarak lastiklerin 7/24 izlenmesini sağladı.
CONCEPT AMG GT XX dayanıklılık testine Microsoft desteği
Microsoft, CONCEPT AMG GT XX’nin dayanıklılık testini teknolojik altyapısı ve uzman bir Microsoft Görev Kritik Ekibi ile destekledi. Yazılım şirketi, platformun sorunsuz çalışmasını garanti altına aldı. Görev sırasında, aracın durumuyla ilgili tüm veriler, Mercedes Benz ve Microsoft iş birliğiyle geliştirilen MB.log adlı çözüm kullanılarak sürekli olarak toplanarak analiz edildi. Bu çözüm, Microsoft Azure gibi platformlarda sunulan Mercedes-Benz Akıllı Bulut’ta çalışıyor. Kısacası, MB.log, araç içi ölçüm donanımıyla birlikte aracın veri sinir sistemini oluşturuyor. Performans açısından kritik verileri yakalıyor, iletiyor ve analiz ederek mühendislerin zorlu koşullar altında araç davranışını izlemesini ve optimize etmesini sağlıyor.
Nardò’daki görev sırasında Signify, performans ve güvenliği mümkün kıldı
CONCEPT AMG GT XX dayanıklılık testini desteklemek için ekip, tünel bölümü ve pit stop alanı da dahil olmak üzere pist boyunca kritik noktalara akıllı ve enerji tasarruflu Signify aydınlatma sistemlerini stratejik olarak yerleştirdi.
Tünelde, Signify’ın Philips Ledinaire projektörleri, Color Kinetics ColorGraze IntelliHue armatürleriyle bir araya gelerek dengeli ve işlevsel bir aydınlatma sağladı. Güçlü ColorGraze armatür, mimari özellikleri öne çıkarıyor. IntelliHue teknolojisi sayesinde, hassas bir şekilde kontrol edilebilen, homojen bir parlaklıkta milyonlarca doygun renk, pastel tonlar ve yüksek kaliteli beyaz ışık üretebiliyor. Tünelin hem dışında hem de içinde stratejik olarak konumlandırılan ışık, sürücüleri pistte hassas bir şekilde yönlendirerek karışıklığı önlüyor. Ledinaire projektörler, yüksek bir ışık çıkışı ve böylece pit stop ekibi için aracın mükemmel bir şekilde görülebilmesini sağlıyor. Bu sayede hızlı lastik değişimi ve küçük onarımlar kolayca yapılabiliyor.
Şebeke dışı pistin bir bölümü, sürücü ve yayaların yoğun hareket yoğunluğu nedeniyle özel ilgi gerektiriyordu. Araçlar yüksek hızlarda geçerken, aydınlatma ile ek güvenlik sağlamak önemli. Buraya kurulan Philips SunStay Pro güneş enerjili aydınlatmalar, dairesel tasarımları sayesinde hem homojen bir aydınlatma sağladı hem de çevresel etkiyi en aza indirerek temiz enerjiye ve kaynak dostu aydınlatma çözümlerine açık bir bağlılık göstergesi oldu. Bu teknolojiler birlikte yalnızca pisti aydınlatmakla kalmadı, aynı zamanda sürüş deneyimini şekillendirdi ve Mercedes-AMG’yi görevinin her adımında destekledi.